2 Temmuz 2013 Salı

3 Müşterilerinizin Kargo Deneyimini Artırmanızı Sağlayacak 7 Öneri

Kargo teslimat önerileri
E-ticaretin en önemli yan kollarından biri de tabii ki lojistik ve kargo hizmetleri olarak öne çıkıyor ve online alışveriş yapanların veya yapmayı planlayanların en çok çekindikleri konuların da başını çeken konulardan biri de yine teslimat hizmetleri oluyor.


TÜİK’in 2012’de Türkiye e-ticaret pazarına yönelik yaptığı araştırmaya göre online alışverişlerde sorun yaşayan kesimin sadece %9,4 oranında olduğu görülüyor ve sorun yaşayanların %48’lik bir bölümü yanlış ya da hasarlı ürün/hizmet teslimi ve %40’lık bir bölümü de geç teslimattan şikayetçi olduğunu belirtiyor. Sorun yaşayanların %5’lik bir kısmı ise beklenmedik masraflardan şikayetçi olduğunu belirtiyor.
Bu rakamlar ele alındığında Türkiye’de online alışveriş yapanların %91,6’sı sorun yaşamıyor, yaşayanların da yaklaşık olarak yarısının kargo teslimatında sorun yaşadığı görülüyor. Tabii ki kargoyla ürün teslimatı sırasında tüketicilerin bilmesi gereken bir takım bilgiler de bulunuyor ve bunların bilinmemesi de bu tip sorunlara yol açabiliyor.
Bu veriler ele alındığında tüketicilere daha iyi bir kargo deneyimi yaşatarak, ortaya çıkan sorunları azaltmak için markalar bir takım düzenleme ve uygulamalar yapabilirler.

Farklı teslimat seçenekleri ve süreleri sunun

Şu an birçok e-ticaret sitesi fark yaratmak adına gün içinde ürünü kargoya vermek gibi bir hizmet sağlıyor. Tabii ki bu uygulamayı yapabilmek için firmaların kargo firmalarıyla da anlaşmış olması gerekiyor. Aynı gün içinde ürün kargolanması hizmeti tüketicilerin oldukça ilgisini çeken bir durum ve bu nedenle internet sitenizin ana sayfasında gün içinde belli bir saate kadar verilen siparişleri aynı gün içinde kargoya verdiğinizi belirten bir mesaj koyabilirsiniz.
Bunun yanı sıra birden çok kargo şirketiyle çalışıyor olmanızın da yararı olacaktır. Bazı kullanıcılar daha önce yaşadıkları sorunlar nedeniyle bazı kargo firmalarını tercih etmeyebilirler, bu nedenle eğer birden çok kargo firmasıyla çalışmıyorsanız, anlaşmalı olduğunuz firmadan kargo almak istemeyecek kişileri kaçırabilirsiniz.
comScore’un yaptığı bir araştırmaya göre kargo teslimat süreleri göz önüne alındığında tüketicilerin %29’u 4-5 gün ve yine %29’luk bir kısmı 6-7 gün bekleyebileceğini söylüyor. 8 günden fazla bekleyeceğini belirten tüketicilerin oranı ise %23. Bu veriler doğrultusunda kullanıcılarınıza farklı teslimat süreleri sunarak, onların seçim yapmasını isteyebilirsiniz.

Ücretsiz kargo hizmeti sağlayın

comScore’un araştırmasında çıkan bir diğer sonuca göre, online alışveriş yapanların %73’ü satın alma sayfasına girdiğinde ücretsiz kargo seçeneklerini kontrol ediyor. Ana sayfada kullanıcılara hangi koşullarda ücretsiz kargo hizmeti sağladığınızı belirterek, onları bilgilendirebilirsiniz.
Bir önceki maddede sözünü ettiğimiz farklı gün aralıklarında kargo teslimi söz konusu olduğunda da ücretsiz kargo seçeneğini sunabilirsiniz. Tüketiciler kargo ücreti ödemek yerine kargolarını birkaç gün gecikmeyle almayı seçebilirler. Sitenizde satın alma sayfanızda kargo teslimatıyla ilgili bilgileri vererek, kullanıcının seçim yapmasını sağlayabilirsiniz.

Kesin bir teslimat tarihi verin

Tüketicilere, sitenizin satın alma sayfasında ürünün kaç gün içinde tüketicinin eline ulaşacağına dair net bir bilgi vermek de oldukça önemli. Özellikle daha önce online alışveriş yapmamış kişiler ele alındığında bu bilginin tüketici için oldukça önemi var. Daha önce internetten alışveriş yapan kişiler de kargolarının ne zaman ellerine ulaşacağını bildiği takdirde güvende hissedecektir ve eğer söylenen tarihte kargo kişinin eline ulaşırsa, bu durum markanızın güvenilirliğine de bir artı katarak, devamlı müşteriler kazanmanıza yardımcı olabilir.

Siparişleri kargoya verme sürenizi kısaltın

Kargo teslimat önerileri
Bir sipariş aldığınızda bu ürünün mümkün olan en kısa süre içinde kargoya vermeye çalışın. Küçük ölçekli şirketlerde, personel azlığından dolayı bir kişinin birden çok işi olabiliyor ve bu nedenle, ara sıra ürünlerin paketlenip kargoya hazır hale gelmesi gecikebiliyor ya da siparişler unutulabiliyor.
Bu nedenle paketleri hazırlayan personelin gelen siparişleri takip ederek, en kısa sürede kargoya hazır etmesi için şirketlerin belli bir sistem oturtmasında fayda var. Telefon ya da SMS ile bildirim gibi kolay çözümlerin yanı sıra etiket ve barkod yazıcıları da bu sistem için bir çözüm olabilir.

Kargonun durumu hakkında kullanıcılara bildirim gönderin

Markalar kullanıcılara ürünlerin hangi aşamada olduğunu belirten bildirimler yollayarak, tüketicileri siparişleri hakkında bilinçlendirebilirler. Sipariş takibi yapmayan kullanıcılar böylelikle durumdan haberdar olabilirler.
E-posta ile bildirimleri sağlamak bu hizmet için oldukça iyi bir yöntem. Tüketiciler kendilerine gelen bildirim ile sipariş takibini yapabilirler. SMS’de bu hizmet için iyi bir alternatif; ancak gün içinde tüketicilerin birçok SMS aldığını ve bunların spam’e dönüşebileceğini de göz önünde bulundurmanız da fayda var.
Ek olarak kargo firmalarının da tüketicilere bildirim mesajı yollaması oldukça önemli. Ürünün kendilerine ulaştığı, hangi şubeye teslim edileceği ve tahmini teslim gününün bu mesajlarla kargo firması tarafından gönderilmesi tüketicinin bilgilenmesini sağlar ve güven hissini artırır.

Kapsamlı bir sipariş takibi seçeneği sunun

İnternet sayfanızda iyi bir sipariş takibi seçeneği sunmanızın önemi de büyük. Sipariş yola çıktı mı, yola çıktıysa bunun saati ve hangi kargo firmasına teslim edildiği gibi bilgiler paylaşmakta yarar var. Böylelikle kullanıcı ürününü rahat bir şekilde takip edebilir.
Eğer markanız bir ürünü kendi imal ediyorsa, siparişin imalatın hangi aşamasında ve tahmini olarak ne kadar süre içinde kargoya verileceğini yazarak tüketiciyi bilgilendirebilirsiniz. Böylelikle kullanıcı siparişinin ne zaman teslim olacağını bildiği için rahat olacaktır.

Kargo masrafı bilgilerini tüketiciyle net bir şekilde paylaşın

Yazının başında da değindiğimiz TÜİK araştırmasında online alışverişte sorun yaşayanların %5’i ekstra çıkan masraflardan dolayı sorun yaşadıklarını belirtiyor. Sayfanızdan alışveriş yapan kullanıcılara kargo ücretinin ne kadar olduğuna dair bilgi vermeniz oldukça önemli. Eğer gönderilen ürünün ağırlığından veya mesafesinden dolayı kargo ücretinde bir artış varsa bunu açık olarak kullanıcılara belirtmelisiniz.
Satın alma sayfasında kargo ücretinin de ürün bedeline dahil olup olmadığını ve müşterinin bunu nasıl ödeyeceğini de belirterek tüketicileri bilgilendirmek oldukça önemli. Eğer sitenizdeki ürün fiyatlarının içine kargo ücreti dahilse bunu da tüketiciye açıklamanızda oldukça yarar var.

0 Twitter’a Tweet İçinde Görsel Önizleme Özelliği Geliyor

Twitter, fotoğraf paylaşımlarının görüntülenmesinde değişikliğe gidiyor. Tweet içinde link şeklinde yer alan ve tıklandığında açılan görseller Twitter’ın şu an test ettiği değişiklikle twitter.com üzerinden tweet içine gömülmüş, küçük resimler olarak görüntülenebilecek.
Twitter’da metinsel içerikler kadar multimedya içerikler de büyük yer kaplıyor. Özellikle markaların sıkça kullandığı görsel yaklaşıma yeni bir yüz getirmek böylelikle reklamverenler için daha çekici bir sosyal ağ platformu olmak isteyen Twitter, The Next Web‘in haberine göre görsel ön izlemeleri için yeniklikler peşinde.
Şu anda twitter.com üzerinden yapılan görsel paylaşımlar, çoğunlukla Twitter’ın kendi fotoğraf paylaşma hizmeti üzerinden yapılıyor ve tweetin herhangi bir yerine tıklanmak suretiyle görüntülenebiliyor. Böylelikle iki adımlı bir görsel görüntüleme sistemi sunan Twitter, bu süreci kısaltarak yayın içi bir sisteme gitmeyi planlıyor.
pic_twitter
Twitter’ın test ettiği yeni görsel izleme sisteminde artık kullanıcılar tweete tıklamaya gerek kalmadan otomatik olarak paylaşılan görselleri görüntüleyebilecek. Görseller küçük resim olarak tweetlerin sağ tarafında yer alacak. Bazı Twitter kullanıcıların kendi tweetlerinde gözlemlediği bu uygulama, şu an için takip ettiği kullanıcıların tweet akışına yansımamış durumda. Bu da Twitter’ın bu özelliği duyurmadan önce küçük denemeler yapıp testlerine devam ettiği şeklinde yorumlanıyor.

tweet_thumbnail
Twitter, bir süredir reklamverenleri ağına çekmek için twitter.com üzerinde multimedya öğelerini daha ön plana çıkarmak adına çalışmalar yapıyor. Twitter kullanıcılarının Twitter dışı kaynakları kullanarak multimedya paylaşımı yapmasının önüne geçmek isteyen Twitter, kullanıcılarının mümkün olduğunca ana siteyi aktif olarak kullandığına dair reklamverenlere güven vermek istiyor. Ayrıca çoğu Twitter, kullanıcısının zaman akışında gördüğü pic.twitter uzantılı görsellere tıklamadan geçtiği düşünülürse Twitter kullanıcılarını bu uygulamayla platformda daha aktif olmaya itmeye çalıştığını da söylemek mümkün.
Twitter’ın şu an test ettiği görsel ön izleme yeniliği bu açıdan Twitter’ın bu iki yönlü politikasının bir parçası olarak görülebilir. Aynı amaçla Facebook da geçtiğimiz günlerde yorumlara direkt olarak fotoğraf ekleme özelliğini eklemişti.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

0 Google Authorship İle Arama Sonuçlarında Öne Çıkmanın Yolları

Google‘ın 2012 yılında başlattığı Authorship (Yazarlık) özelliği, SEO dünyasının son dönem trendleri arasında yer alıyor. Her geçen gün daha çok kişinin fark ettiği Google Authorship, altyapısındaki “Author Rank” algoritmasıyla birlikte içerikleriniziGoogle+ hesabınızla bağlayarak arama sonuçlarında öne çıkmasını sağlıyor. Başta blog yazarları olmak üzere içerik üreten bütün kullanıcılar için gelecek dönemde daha etkili SEOiçin en çok başvurulacak özelliklerden biri olması beklenenGoogle Authorship, esasında en az bireyler kadar şirketlerede yarar sağlama potansiyeline sahip.

Google Authorship

Google Authorship’in şirketlere sağlayacağı faydalara değinmeden önce bu nispeten yeni olarak nitelendirilebilecek özelliğin ne anlama geldiği üzerinde biraz daha duralım. Zira bir yazar olarak Google Authorship’e dahil olduğunuzda içerikleriniz, arama sonuçlarında Google+’ta kullandığınızprofil fotoğrafı ve kullanıcıları sizinle ilgili diğer içeriklere ulaştırabilecek bir bağlantı adresiylebirlikte gösteriliyor. Bu sayede Google’ın gözünde uzman olarak ayrı bir öneme sahip olurken, kullanıcıların içeriklerinizi diğerlerinden kolayca ayırt edebilmesinin önünü açmış oluyorsunuz.
Steven Levy
Son yıllardaki içerik sayısı ve aramalardaki artışın neticesi olarak Google’ın kullanıcıya en uygun sonucu göstermek amacıyla ortaya çıkardığı Authorship, aynı zamanda içeriklerinizi koruma olanağı da tanıyor. Şirket kurduğu bir nevi rütbe sistemiyle kaliteli içerikleri ödüllendiriyor. Üstelik sadece Google+ hesabınızla herhangi bir blogdaki ya da internet sitesindeki içeriğinizi kolaylıkla tanımlayabiliyorsunuz.
Diğer yandan Search Engine Land yazarı Janet Driscoll Miller‘ın ortaya çıkardığı üzere Google Authorship, web sitelerinin yanı sıra internet dünyasında yer alan diğer dosya biçimlerini de destekliyor. Eğer bir Google yazarı iseniz, PowerPoint, Excel, Word, RTF ve SVG formatındaki içerikleriniz de Authorship kapsamında değerlendiriliyor.
Word Örneği
Word örneği
PowerPoint Örneği
PowerPoint örneği

Google Authorship şirketinize veya markanıza ne kazandırır?

Öncelikle Google Authorship, hizmet ettiğiniz alan ve markanızı ilgili kullanıcılarla doğru zamanda doğru yerde buluşturmak için başvurulabilecek oldukça avantajlı bir yoldur. Büyük markaları bir kenara koyarsak -ki bu yöntem onlar için de bir hayli efektiftir- Google Authorship ile küçük işletmeler, ek bir yatırım yüküne girmeden Google arama sonuçlarında öne çıkabilirler.
Google Authorship
Nielsen Norman Group tarafından yapılan bir araştırmaya göre arama sonuçlarında profil fotoğrafıyla birlikte gösterilen bağlantılar kullanıcıların dikkatini daha çok çekiyor ve bu sayede daha yüksekCTR, yani tıklanma oranları yakalanıyor. Bu durumda Google Authorship hem bireysel hem de iş bazında size daha fazla tıklanma vaat ettiğini söyleyebiliriz.
Google Authorship bir yandan profil fotoğrafı, isim bilgisi ve bağlantılar ile birlikte içerik sahibini arama yapan kişilere tanıtırken, diğer yandan söz konusu içeriği sizin adınıza damgalamış oluyor. Diğer bir deyişle zaten sizin olan içerik Google tarafından tescillenerek kopyalanmaya karşı korunuyor.
Google Arama Sonuçları
Bunlarla birlikte Google Analytics üzerinden içeriklerinizin performansını da ölçme ve gözlemleme imkanına sahip olmanız, Google Authorship’i küçük işletmeler gözünde daha değerli kılıyor. Google’ın herhangi bir konuda kaliteli içerik üreten kişileri arama basamaklarında yukarıya taşıması, bunu kendi işletmeniz için de kullanabileceğiniz anlamına geliyor.
İş bazında değerlendirirsek Google Authorship’i kişisel markanız ya da tıp, danışmanlık, turizm ve emlak gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketiniz için kolaylıkla kullanabilmeniz mümkün. Satış veya marka bilinirliği yaratma konusunda trafiğe ihtiyaç duyan bütün işletmeler bu yolla ciddi kazanımlar elde edebilir.
Webmaster Tool
Aşağıdaki videoda hem SEO’nun geleceği hem de arama sonuçlarında uzman olarak tanınma konusu hakkında bazı ipuçları bulunuyor.

Google Authorship’e kayıt olma

Google’ın bu basit özelliğine kayıt olmak ve kullanmak oldukça kolay. Bunun için Google’ın resmi sayfasından önerdiği iki yöntem bulunuyor. İlkini üç adımda gerçekleştirebilirsiniz. Tabi öncelikle içeriğinizle aynı alan adına sahip (salih@sosyalmedya.co) bir e-posta adresine ve sitenizde o içeriğin yazarı olarak tanımlanmaya ihtiyacınız var. Ayrıca Google+ hesabınızdaki “Katkıda bulunduğu siteler” bölümüne içeriğinizin bulunduğu siteyi eklemeyi unutmamalısınız. Tüm bunlardan eminseniz:
  1. Google Authorship sayfasını ziyaret edin.
  2. Sayfadaki 4. adımın altında bulunan kutuya e-posta adresinizi girip ardından kaydınızı gerçekleştirin.
  3. Ardından Google tarafından gönderilen bağlantı aracılığıyla e-posta adresinizi doğrulayın.
Tabi burada atlamamanız gereken noktalardan bir tanesi de Google+ hesabınızda küçültüldüğünde sizi tanıtabilecek fotoğrafın bulunması olacak.
İkinci yöntem ise ilkine göre biraz daha zahmetli. Nitekim bu yönteme aynı alan adı üzerinde bir e-posta adresiniz yoksa başvuruyorsunuz. İçeriğinizden Google+ profilinize bağlantı oluşturabilmek için Google’ın yardım sayfasındaki adımları izleyebilirsiniz.
Şirketler için
Google+’ta bir şirket sayfanız varsa onu da Google Authorship’e dahil etme şansına sahipsiniz. Bunu yapmak için ilk yönteme benzer bir yol izlemeniz yeterli.
  1. Eğer yoksa öncelikle şirketiniz için bir Google+ sayfası yaratın.
  2. Marka ya da şirket logonuzu Google+ sayfanıza ekleyin.
  3. Şirket internet sitesini Google+’taki sayfanız ile bağlayın.
  4. Son olarak internet sitenize ?rel=”publisher” ibaresini yerleştirin.
Bu işlemlerin ardından içerik ürettiğinizde artık arama sonuçlarında şirket logonuzu görebilir, aynı zamanda Google+ sayfanızı tanıtabilirsiniz.

Sonuç

Eminim Google’ın Google+ ile birlikte sosyal medyada kendine ilginç ve bir o kadar da özel bir alan oluşturmaya başladığını fark etmişsinizdir. Muazzam bir ekosisteme sahip şirket, Google+ verilerini arama sonuçlarıyla entegre ettiği süreçten bu yana bu alanda birçok yenilik sunmaya devam etti. Bu anlamda şirketin spam içeriklerle verdiği mücadele ve kullanıcılara aradıklarıyla daha alakalı sonuçlar sunma planı çerçevesinde gerçekleştirdiği Author Rank ve Google Authorship hamlelerini Google+ tepsisiyle sunuyor olması kendisi açısından övünülecek bir durum.
Ancak tahmin edebileceğiniz gibi hem Authorship hem de Author Rank yapı ve özellik olarak henüz ilk aşamada. Bu nedenle Google’ın ilerleyen süreçte her iki özelliğini de daha da işlevsel hale getirecektir. Eğer belirli konularda düzenli içerik üretiyorsanız -ki bu dijital dünyada var olmak için mutlaka yapmanız gereken bir şey- tabiri caizse treni kaçırmadan Google Authorship’e dahil olmalı, aynı zamanda Author Rank’i daha iyi anlamaya çalışmalısınız. Zira bunları yapmazsanız bundan böyle Google’dan organik trafik almanız bir hayli zor olacak.

0 Türkiye’deki Mobil Facebook Kullanıcıları Hakkında En Güncel Rakamlar

facebook kullanıcı sayısı
Türkiye’nin en popüler sosyal ağlarından biri olan Facebook’un 31 milyonu aşkın Türk kullanıcısı bulunmakta. Peki mobil söz konusu olduğunda Türkiye’de kaç kişi mobil cihazından Facebook’a bağlanıyor.

Madreport’un 2013 ikinci çeyreğini kapsayan infografiğine göre Türkiye’de 17 milyon mobil Facebook kullanıcısı bulunmakta. İşletim sistemine göre bakıldığında ise kullanıcılar arasında en popüler olan işletim sisteminin 7,8 milyon ile Android olduğu görülüyor. iOS işletim sistemli mobil Facebook kullanıcılarının sayısı ise 2,4 milyon. iOS cihazların %80’ini ise iPhone oluşturuyor.
Kadın ve erkeklere göre dağılım yapıldığında ise mobilden Facebook’a girenlerin %61’ini erkekler oluşturuyor. En çok mobil kullanıcının olduğu şehirin ise 5,2 milyon ile İstanbul olduğunu görüyoruz.
İlişki durumları ele alındığında mobilden Facebook’a giren kullanıcıların 4,5 milyondan fazlasının bekar, 2,5 milyon kadarının da evli olduğu görülüyor. Mobil ve PC beraber bakıldığında bekarların sayısı 7,4 milyonun üzerindeyken, evliler de bu rakam 5,5 milyona çıkıyor.
Madreport’un 2013 ikinci çeyreğinde yayınlanan sayısına buradan ulaşabilirsiniz. İnfografikte öne çıkan diğer bilgiler ise şöyle:

30 Haziran 2013 Pazar

0 E-Mail Pazarlama: Hoş geldin E-Mailinin Gönderiminde Dikkat Edilmesi Gereken 7 Nokta

e-posta pazarlama
Günümüz pazarlama faaliyetlerinde önemli bir noktaya gelen dijital pazarlama ve onun en önemli mecralarının başında gelen E – posta pazarlaması…

Bugün sizlerle e –posta verisinin elde edilmesi ve elde tutulması bu kadar zor bir konu olmuşken, sitemize gelen ve üyelik sürecini tamamlamış, bize izinli olarak e – posta adresini kayıt ettirmiş üyelerimizi sitemize çekmemiz için büyük önem taşıyan Hoşgeldin E –postasından bahsedeceğim.
Üyemiz ile ilk temasımızı sağlayacak Hoşgeldin E – postasının kullanıcılar tarafından yüksek açılma oranına sahip olması ve izinli datamızın gelişimini sağlaması hoş geldin e-postasının değerini arttırmaktadır. Markamız adına bu ilk izlenim, sitemize yeni üye olmuş kullanıcı açısında bizimle ilgili bilgiler taşıyacağından çok dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Hoşgeldin E – Postası hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz?
1- Üyemizin ve markamızın adı başlıkta mutlaka kullanılmalıdır
Gün boyunca onlarca siteyi gezen ve birçoğuna üye olan kullanıcılar için bu ayırt edici bir unsur olacaktır.
“ Ayşe Hanım, MARKANIZ.com’a hoş geldiniz. Size özel indirimlerle şimdi alışverişe başlayabilirsiniz” gibi bir başlık hem postanızın açılmasına hem de üyeniz için bir indirim ile üyenizin sitenizden alışveriş yapmasına katkıda bulunur.
2- Üyelik sonrası hemen aksiyon almak için Hoş geldin içerikli e – postamız, üyemizin e – posta kutusuna en mümkün olduğunca kısa süre içinde ulaşmış olmalıdır
Böylece zaten sitemiz ile yeni ilgilenmiş olan üyemizin aksiyon alması daha kolay olacaktır.
3- Gönderilen e – posta içeriğinde üyelik esnasında boş bırakılan bölümlerin doldurulması için kullanıcı teşvik edilmelidir
Unutulmamalıdır ki günümüzde bilgi en değerli kaynaktır. Üyemizden bu ilk e –postada alacağımız onunla ilgili bizi ilgilendiren her bilgi daha sonra e- posta kampanyalarımızı düzenlerken bize yol gösterecektir. E – posta listelerimizi müşteri tercih ve kişisel bilgilerine göre düzenlemek, açılma oranlarını etkileyen önemli bir kriterdir.
4- Hoş geldin E – Postasında ne sıklıkla e – posta gönderimiz yapılacağını üyemize bildirmek ya da ondan bu konuda bir bilgi talep etmek, üyelikten çıkma oranlarını etkileyecektir
5- Üyelik sistemi ile çalışan bir web sitemiz var ise kullanıcının üye olurken aldığı kullanıcı adı ve şifre bilgileri yine bu ilk e – postada hatırlatma amaçlı paylaşılabilir
Bu sayede unutulan üyelik bilgileri hatırlatılarak kullanıcının sitemizi ziyaret etmesi kolaylaştırılabilir.
6- Sosyal Medya kanallarını kullanıyorsak göndereceğimiz ilk e –postada üyelerimizin kurumsal sayfalarımızı beğenmelerini ya da bizi takip etmelerini teşvik edebiliriz
Bu sayede sosyal medyada takipçi sayılarımızı ve beğeni sayılarımızı her yeni üye ile artırma imkanımız olur.
7- İlk e – postamızın bir diğer önemi de satışlarımızı artırmaya yönelik ve üyelerimizi satışa yönlendirecek indirim kodu, mağazalarımızda geçerli indirim çeki ya da satın alacakları ürünlerin yanında onlara sunabileceğimiz ücretsiz ürün veya hizmetleri onlarla paylaşmaktır
Bunu yaparken dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardan biri gönderdiğimiz e – postanın sadece görsel ögelerden oluşmamasını sağlamaktır.
İlk e-postamız üyemiz tarafında güvenli listede olmadığından tamamen görsel ögelerle dolu olması durumda resimler e posta servis sağlayıcıları tarafından gösterilmeyeceği için üye e –postayı göremez.
Bunun yerine HTML içerikli yazı ve imajdan oluşan bir e –posta göndermek daha akıllıca olacaktır.
Sadece indirim kodunun olduğu bölgenin imaj olması indirim kodunu görmek isteyen kullanıcının bizi güvenli listeye almasını ve bundan sonra gönderdiğimiz her görselin otomatik olarak görüntülenmesini sağlayabilir.
Burada e –posta içeriğine ekleyeceğimiz harekete geçirici düğme de etkili olacaktır.
Hoş geldin e– postası doğru kullanıldığında markamız için oldukça önemli kazanımları olan bir araçtır.
İlk postada atacağımız doğru adım e – postamızı düzenli okuyan üye listeleri oluşturmamızda bize yardımcı olan unsurların başında gelir.
Sizlerde üyelik yada kayıt sonrası gelen e – posta kayıtları için doğru hoş geldin e –postaları hazırlayarak sadık aboneler ve müşteriler kazanabilirsiniz.

0 Potluck: Sadece Link Paylaşanlar İçin Sosyal Ağ

Twitter kurucuları Ev Williams ve Biz Stone’un girişimi olan Branch, bugün yeni bir sosyal paylaşım sitesini yayına açtı.Potluck adını taşıyan site, kullanıcılar arasında link paylaşımı üzerine kurulu olmasıyla dikkat çekiyor. Potluck tweet atmayan, blog yazmayan, video çekip paylaşmayan, pasif internet kullanıcılarını hedefliyor.
Potluck’ta Facebook ve Twitter’ın aksine makaleler, videolar, şarkılar, fotoğrafların kendisini değil, bu paylaşımlara giden linkler paylaşılıyor ve görüntüleniyor. Sitenin odak noktası içerik olduğundan linklere tıklayana kadar kimin paylaştığı görülemiyor. Bu da “isimsiz” olarak daha rahat paylaşımların yapılması anlamına geliyor. Potluck’ta paylaşılan linklere yorum yazılabiliyor. Ayrıca Facebook’un “like” butonu Potluck’ta “heart” olarak karşımıza çıkıyor. Diğer bir deyişle paylaşılan içerikleri beğenmek yerine seviyorsunuz. Potluck’ın diğer bir özelliği de Potluck sayfalarının herkese açık olarak görüntülenebilmesi; yani isteseniz de sayfanızı gizli yapamıyorsunuz.
potluck_links
Potluck’ın amacı sosyal paylaşımları daha kişisel ve daha az stresli hale getirmek. Potluck arkadaşlarınızla, arkadaşlarınızın arkadaşlarıyla linkler aracılığıyla konuşabileceğiniz ve paylaşımda bulunabileceğiniz bir sosyal ağ olarak öne çıkıyor. Orijinal içerik yaratmak, duygu ve düşünceleri kelimelere dökmek gibi bir zorunluluk taşımadığı için Potluck, sosyal ağlarda içeriksel açıdan aktif olmayı sevmeyen kullanıcıların ilgisini çekeceğe benziyor.
Bugün itibariyle web platformunu kullanıcılara açan taze sosyal paylaşım sitesi Potluck’ın iOS uygulaması da yolda. Böylelikle mobil kullanıcılar da Potluck’ın az sosyal, bol linkli dünyasından faydalanabilecek. Potluck’un yola çıktığı slogan “internet üzerindeki en muhteşem ev partisi”. Potluck’ın bu sloganla verdiği mesaj ise yeni insanlarla tanışmanın Potluck ile çok daha kolay ve doğal yollarla olduğu. Potluck’ta tüm konuşmalar arkadaşlarınızın paylaştığı linkler altındaki yorumlar altında döneceğinden konuşmaya katılmak ve bu yolla arkadaşlarınızın arkadaşlarıyla tanışmak mümkün.
Potluck
Potluck, diğer sosyal paylaşım sitelerinde olan “En yaratıcı iletiyi ben yazarım”, “En iyi fotoğrafı ben paylaşırım” gibi kıstasların kullanıcıların üzerinde baskı kurmayacağı, böylelikle “kopyala-yapıştır” yöntemiyle paylaşılan linkler üzerinden sosyal bağlantıların kurulacağı yeni bir sosyal ağ olarak karşımıza çıkıyor. Twitter kurucularının arkasındaki desteği de göz önüne alırsak Potluck’ın adını yakında daha sık duymamız mümkün.

29 Haziran 2013 Cumartesi

0 Viral İçerik Üretmenin Sırrı Nedir? Cevap:Süperman Olmak

viral içerik
Bilgisayarınızın başına oturmuş, herkesin paylaşmak için can atacağı bir içerik hazırlama derdindesiniz. Tüm formülleri düşünüyorsunuz fakat kafanızdaki soru işaretleri bir türlü dinmek bilmiyor. Bunu nasıl becereceksiniz?
Acaba şu resmi koysam mı? Bu kelimeyi kullansam mı gibi sorular sizi fazlasıyla meşgul ediyor. İşi bu kadar karışık hale getirmeye gerek yok. Viral, yani çok paylaşılan, dolayısıyla sıkça bahsedilen bir içerik oluşturmak için ihtiyacınız olan tek şey Süperman Olmak.
Süperman olmak mı? Ne alaka? O zaman bir soru sorayım. Süperman deyince aklınıza ilk olarak ne geliyor? Yeşil dar bir elbise mi, önünde kocaman S harfi olan bir logo mu yoksa Clark Kent’in gözlüğüyle kulübeye girip o gözlüklü mülayim adamdan Süperman’e dönüşen hali mi? Muhtemelen hepsi aklınızdan film şeridi gibi geçiyor. Hafızanızı yeniden yoklayın. Süperman’i süperman yapan faktörler aslında neydi?
Süper adam olmak için neyi farklı yaptı? Sokakta çocuğunu elinden tutup okula yetiştirmeye çalışan memur baba süper bir adam olmuyor da neden Süperman bir kahraman gibi yansıtılıyor?
Çünkü Süperman halkın yanında ve dünyayı tüm kötülüklerden koruyor. Halkına yardım ediyor ve birinin ne zaman başı sıkışsa o bir kurtarıcı olarak oracıkta bitiveriyor.
İyi de bunun viral içerikle ne ilgisi var diyorsanız… Okuyucularınızı halkınız olarak kabul edin. Onlara yardım edip yol gösterdiğiniz takdirde, onların süpermeni olursunuz. Onlar da içeriğinizi paylaşarak sizi kahraman yaparlar.
1. Kural: Fayda sağlayan, okuyucunuza bir konuda yardım eden içerik oluşturun.
Süperman’in diğer fark yaratan özelliği ise şaşırtmaktı. Uçan, gözünden ışın çıkartan, kopan tren raylarını birleştirip insanları kurtaran biri ne kadar normal olabilir? İşte Süperman’in şaşırtıcı özellikleri onu kahraman yapan, milyarlara ulaşmasını sağlayan diğer büyük nedendi.
İçeriğiniz eğer bir fayda sağlamayacaksa okuyucuyu adeta şoka uğratacak, şaşırtıp ilgisini çekecek birşeylerden oluşmalı.
Konu hakkında daha önce hiç duyulmamış gizemli, tartışmalı, sıradışı bir bilgiyi verin ya da olayı farklı bir pencereden ele alın.
2. Kural: Sürpriz yapın. Beklenmedik, şaşırtıcı bir bilgi her zaman paylaşılır .
SosyalMedyacci’nin Notu: Viral içerik üretmenize yardımcı olacak onlarca yöntem sayılabilir ama eğer içeriği 1000′lerce kez paylaşılan birine iksirin formülünü 2 kelimeyle anlat derseniz formül:
FAYDA SAĞLA ve/veya ŞAŞIRT!

0 İç Girişimcilik Nedir, Girişimcilikle Arasındaki Farklar Nelerdir?

ic-girisimcilik-nedir-farklari
İlk kez cümle içinde 1978 yılında geçirilen iç girişimcilik, belirli bir kurumsal yapı içerisindeki çalışanların kendi inisiyatifleri ya da gelen teşvikler doğrultusunda bulundukları şirketten ayrılmadan fikir ve proje üretmesidir. Buradaki esas nokta iç girişimcilerin şirketten bütünüyle bağımsız ya da bütünüyle ait olmamalarıdır.
İç girişimcilikteki esas amaç, şirketin kimliği paralelinde yeni bir fikir ve proje üretmek ve bu girişim sonucunda elde edilecek nihai karın firmaya geri dönüşünü sağlayabilmektir. İç girişimci kendini gerçekleştirme güdüsü, kendi alanını yaratma isteği, sorumluluk potansiyeli ve firmanın ondan talebi gibi sebeplere dayanarak bu süreci başlatabilir.
Bakış açısını pratiğe daha çok yakınlaştırarak anlatmak gerekirse iç girişimcilik, yeni bir fikir üretebilme ve bu fikri ve projeyi yeni modellere uygulayabilme yetisi yüksek olan çalışanların yeteneklerini yüzde yüz oranında şirket çatısı altında tutmaktır. Bu kalitatif birliktelik çoğu zaman iki taraf açısından da avantajlıdır. İç girişimci kurumsal bir destekle yürüttüğü çalışmalarının devamı için yatırımcı bulma çabasını minimumda tutar. Gerekli destek, firma tarafından verilir. Şirket açısından da hem kaliteli bir takım arkadaşı kaybedilmemiş hem de muhtemel bir başarı sonucunda kar elde edilmiş olur.
Günümüzde iç girişimciliğe fırsat tanıyan en büyük şirket internet devi olarak Google gösterilmektedir. Google, tüm çalışanların mesaide geçirdikleri zamanın yüzde 20′sini yeni bir girişim için kendilerine ayırmalarını makul görmektedir.

İç girişimciliğin önemi

İç girişimciliğin şirkete kattığı en büyük değer, şirketin varlığını daha uzun yıllara taşımasıdır. İç girişimci şirketinin daha karlı ve rekabetçi bir yapıya bürünmesinde önemli bir rol oynar. Popüler bir örnekle açıklayalım: Ken Kutaragi (Sony Yönetim Kurulu Eski Başkanı), şirketin ses laboratuvarlarında çalışırken kızına aldığı Nintendo oyun konsolunu geliştirebileceğini düşünür ve bir süre Nintendo şirketiyle de çalışır. Bu durum Sony tarafından fark edilir ve Kutaragi, şirketten kovulma noktasına gelir. Zamanın CEO’su Norio Ohga onun inovatif bakış açısını değerlendirir ve şirkette tutarak ondan maksimum verimi almaya karar verir. Kutaragi daha sonra şu an Sony’nin en güçlü alanlarından olan oyun konsolu sektöründeki silahı PlayStation’un, kurucularından olacaktır.
Farklara değinmeden önce benzerliklerinden bahsetmek gerekirse, iç girişimci ve girişimci doğaları gereği aynı temelde yer alırlar. Her iki karakter de öncü ve yenilikçi olmak çabası içerisindedir. Yeni pazar, model ve ürün konusunda ikisi de fırsat kovalar ve yakaladığı fırsatları net gelire döndürmeyi amaçlar. Riski almayı ve kaynak kullanabilme açısından pozitif değerlemeleri vardır.

İç girişimcilik ve girişimcilik arasındaki farklar

ic-girisimcilik-girisimcilik-farklari
• Girişimcilik çoğu zaman yeni bir fikri ve projeyi hayata geçirmeye çabalamak üzerine kuruludur. Hatta girişimci kurduğu şirketle hiç var olmayan bir pazarı ya da iş modelini yaratmaya çabalayabilir. İç girişimci ise, girişimci gibi geliştirici değil daha çok güçlendirici şeklinde tanımlanabilir. Amacı şirketi güçlendirmek ve daha farklı gelir modelleri elde etmekle birlikte varlığını sürdürmesini sağlamaktır.
• İç girişimci muhtemelen hali hazırda yer aldığı sektöre yönelik bir çalışma gerçekleştirdiği için geçmiş deneyimlerinden faydalanabilir. Pazarın durumu, rekabetçi yapısı ve olası fırsatlar iç girişimci tarafından bilinmektedir. Bu tecrübe ona büyük avantajları da beraberinde getirebilir. Girişimci ise, fikrini iş modeline çevirdiği pazar hakkında detaylı bilgiye sahip olmayabilir. Bu süreçte bir mentor yardımıyla asgari seviyede bilgi edinebilecek olsa da, kendi edineceği tecrübeden yoksun olarak hareket etmek durumundadır.
• Yeni bir girişim adına ilk ve en gerçekçi başarı hiç şüphesiz aldığı ilk yatırımdır. Bu yatırımla projenin piyasada daha uzun soluklu olması için ciddi bir adım atılmış olurken, girişimciye de yakın ya da orta gelecekte kar elde etme olanağı tanır. İç girişimcinin fonu ise, içinde bulunduğu şirkettir. Dolayısıyla somut başarı daha az çabayla elde edilebilir. Bununla beraber yine aynı şirketin sahip olduğu kaynak ve kontaklar ürünün üretim, satış ve pazarlama süreçlerini de oldukça kısa tutabilir.
• İç girişimci ve girişimci farklılıkları arasında en belirgin olan aldıkları risklerdir. Girişimci attığı her adımda işletmeyle birlikte hareket etmiş olur. Herhangi bir başarısızlık durumunda zararı kendisiyle birlikte işletmesi görür. İç girişimcinin aldığı risk, kendi kariyeriyle doğru orantılıdır. İşler yolunda gitmediğinde büyük ihtimalle kesilecek fatura kar/zarar tablosuna göre değerlendirilir. En kötü ihtimalle kendine yeni bir iş bakmak zorunda kalabilir.

28 Haziran 2013 Cuma

0 Gerçek Zamanlı Pazarlama Nedir? Pazarlamayı Nasıl Değiştirdi?

gerçek zamanlı pazarlamaGerçek zamanlı web, tüketici alışkanlıklarını baştan aşağı değiştirdi. Markanın ilettiği  mesajı olduğu gibi kabullenip yutacak bir müşteri artık yok. Yeni müşteri ürününüzü internette tartışıyor, ürününüzü denedikten sonra forumlarda yorumluyor, memnun kalmadığında şikayetini attığı tweet ile herkesin görebileceği şekilde iletiyor.
Bu düzende markaların online mecralara duyarsız kalma seçenekleri yok. Müşterinin sesini çıkardığı tüm mecraların yönetilmesi gerekiyor. Şirketlerin müşterilerle yaşadığı krizler artık çok kolay biçimde videolarla, twitlerle ya da bloglarla viral şekilde yayılıyor.
Markaların itibar ve imajlarını kontrol etme refleksleri giderek yavaşlıyor. Markanın kontrolü sadece markalarda değil. Müşteriler markanın kaderini sosyal ağlarda, dijital yayıncılığın tüm olanaklarını sonuna kadar kullanarak belirliyor. Mobil cihazların önlenemeyen yükselişi, sosyal medyada milyarları geçen kullanıcı hesapları tek bir devrimi işaret ediyor: Büyük Veri.
Nasıl denetleneceği ve ölçüleceği bilinemeyen, hatta  kimileri için kontrolü imkansız olan milyarlarca müşteri verisi. Tüm bu müşteri verileri nası kontrol edilecek?
Pazarlama artık broşürler, billboardlar, anketler ve rengarenk kartvizitlerle ilgili değil. Müşteri verileri ile ilgili.
Saniyede 600 tweetin atıldığı, 700 Facebook durum güncellemesi yapıldığı ve 34.000 Google aramasının yapıldığı bir dünyada pazarlamanın gerçek zamanlı hale gelmesi şart oluyor. Veri artık anlık olarak yönetilmek zorunda.
Gerçek zamanlı pazarlama nedir?
Geçmişle bugünü kıyasladığımızda ekosistemin tamamında statik kültürden dinamik kültüre geçiş olduğunu görebiliriz. Markalar, bu kültür içinde varolabilmek için hareketli olmak zorunda. Müşterilerin algısı, kendilerine iletilen tek yönlü mesajlara giderek kapanıyor.
Yeni müşteri, markayı konumlandıran, markanın ürün geliştirme aşamasından, servis sonrası hizmete kadar aktif rol alan, tartışan, eleştiren, öneren ve değiştiren bir modeli  temsil ediyor.
Hızlı değişime adapte olmakta zorlanan markaları, müşteriler adeta ite kaka yola getiriyor.
Mobilleşen hayatın dijital markaları için geriye tek bir seçenek kalıyor. Doğru zamanda, doğru kişiye, doğru mesajı anlık olarak iletmek, müşteriyi online mecralarda izleyerek elde edilen verileri anlık yorumlamak ve bu verilere dayalı interaktif pazarlama iletişimi gerçekleştirmek.
Gerçek zamanlı pazarlama, tüm pazarlama kanunlarının revize edilmesini gerektiriyor.

Gerçek Zamanlı Pazarlamanın Değiştirdiği Pazarlama Kanunları

1- Pazarlama→ Bağ Kurma
Scott Scratten, ”Pazarlamayı bırakın, etkileşim yaratmaya başlayın” dediğinde takvim 2012 yılının Şubat ayını gösteriyordu.
Scratten kitabında bazı ölümcül sosyal medya günahlarına dikkat çekmişti. Bunlar;
Açgözlülük: Her mecrada olmak yerine öncelikle tek bir mecraya odaklanılması gerektiği.
Tembellik: Sosyal medya hesabınızda haftada birkez 5 saat aktif olacağınıza, hergün 45 dakikalık aktiviteler daha faydalıdır.
Hırs: İnsanların sosyal medyada olmalarının sebebi ürünlerinizi almak değil. Onları etkileşime geçirin. Sorun, yanıt verin, övün.
Öfke: Bazen doğanız gereği öfkelenebilirsiniz. Fakat öfkenizi sosyal medyada göstermeyin. Google unutmuyor.
Kıskançlık: Twitter’da yüzbinlerce takipçisi olanları kıskanmayın. Önemli olan daha iyi bir etkileşim oranı yakalamaktır. İlişki kurmaya ve kaliteli içerik üretmeye odaklanın.
Bu maddelere karşı gelecek biri var mı? Print çıktılarıyla kampanya düzenlenen zamanlar geride kaldı. Pazarlama yerini müşteri ile iletişime ve bağ kurmaya bırakıyor.
2- Kampanya Yönetimi→ Topluluk Yönetimi
 Kendi fanlarını yaratmayan, kendi etrafında bir topluluk oluşturamayan markalar geçmişe saplanmaya mahkum. Eğer takipçilerinizi etkileşime geçirmek öncelikli hedefiniz haline geldiyse, topluluğu yönetmeyi bilmelisiniz.
3- Kontrolün El Değiştirmesi
Hepimiz biliyoruz ki dijital dünyanın tehditleri ve fırsatları uyarı vermeden geliyor. Onların aylık düzenli toplantılarınızdaki tartışmaları beklemeye tahamülleri yok. Bunların da ötesinde, yemeğinizi bitirmenize dahi sabırları yok.
            Bill Sledzik, Assoc Prof(Gazeticilik Okulu, Kent State Üniversitesi
Markalar tüketicinin sesini duyurduğu kanalların artmasıyla birlikte krize daha açık hale geldiler. Kurumsallaşmasını tamamlamış birçok firma sosyal medya krizlerinden nasibini aldı.
Sesini yükselten müşterileri denetlemek giderek zorlaşıyor. Markanın itibarını koruyabilmesi için toplulukların sürekli izlenmesi gerekiyor.
4-Statik Analiz→ Gerçek Zamanlı Web Analizi
 Google’ın Analitik servisi bir süre önce web sitesini gerçek zamanlı izlemenize olanak sağlayan bir sisteme geçiş yaptı. Rastlantı mı? Hayır… Sosyal medya anlık olarak izlenebilirken, web sitelerinin anlık olarak izlenememesi dinamizmi ilke edinmiş markalarda hayal kırıklığına yol açıyordu. Google bu ihtiyaca duyarsız kalamadı ve gerçek zamanlı analize olanak tanıyan bir arayüz inşa etti.
Günümüzde dijital alemde yapılan kampanyaların çoğu gerçek zamanlı pazarlama kavramının içinde düşünülebilir. Örneğin, bir işletmenini o an mekanda bulunan ve Foursquare check-in yapan müşterilerinden birini seçip tüm masraflarını karşılaması  ya da Twitter üzerinden düzenlenenen #hashtag kampanyaları gerçek zamanlı pazarlama için iyi birer örnek teşkil ediyor.
Pazar araştırmalarında önemli bir yer teşkil eden anket analizleri yerini sentiment analizine bırakıyor.
SosyalMedyacci’nin Notu: Mobilleşen bir evrende pazarlama statik şekilde yapılamaz. Ruhunuzu, enerjinizi ve  o anı müşterilerinize sonuna kadar hissetirmelisiniz. Gerçek zamanlı bir marka olmalısınız.
 

Pazarlama Online Copyright © 2012